10 Adımda Girişimcinin Hukuki Yol Haritası – Bölüm 2
Yazının birinci bölümünü kaçırdıysanız buradan okuyabilirsiniz.
Yedinci Adım: Vergi Yükümlülükleri
Eğer açtığınız Şahıs şirketiyse; işyerinizin adresinin bağlı bulunduğu, yoksa işlerinizi yürüttüğünüz yerin ikametgahının bağlı bulunduğu vergi dairesine gerçek kişi mükellefiyet kaydı yaptırmanız gerekmektedir.
Eğer diğer şirket türlerinden biriyse; şirket merkezinizin bağlı bulunduğu vergi dairesine tüzel kişi mükellefiyet kaydı yapılmalıdır. Kayıttan sonra istisnalar saklı kalmak kaydıyla, beyanname verme yükümlülüğü, belge kullanma yükümlülüğü, vergi borcunu ödeme yükümlülüğü, defter tutma yükümlülüğü, belge düzenleme yükümlülüğü, internet üzerinden yapılan her satış için irsaliye veya fatura düzenlenmesi yükümlülüğü gibi birçok yükümlülük girişimcileri beklemektedir. Bu konularda özellikle bir muhasebeciyle anlaşmanız işlerinizi çok kolaylaştıracaktır.
Gelir gider dengenizi çok iyi ayarlamalı ve neleri gider yazdırabileceğinizi çok iyi öğrenmelisiniz. Unutulmamalıdır ki büyük üstadlarında dediği üzere “Vergi kaçırmak suç iken, vergiden kaçınmak yasaldır.”
Genç Girişimcilerde Kazanç İstisnası
Kanuna göre; ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti yönünden kayıt olan ve Vergi kaydını açtığı tarih itibariyle 29 yaşını doldurmamış olan tam mükellefiyete sahip gerçek kişilerin, Ticari faaliyete başladıkları takvim yılından başlamak üzere üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançlarının 75.000 lirasına kadar olan kısmı, için gelir vergisinden istisna olacaklardır.
Sekizinci Adım: Hibe ve Teşvikler
Pek çok danışmanlık şirketinin de artık ana konusunu oluşturan teşvikler ve hibelere geçmeden önce ufak bir ayrım yaparsak; hibe karşılıksız olarak verilen destek iken, teşvik belli bir indirim veya özel ayrıcalık sağlamak gibi çeşitleri bulunan bir destektir.
Özellikle Apple’ın hisse değerinin ülkemizin de bulunduğu onlarca ülkenin gsmh’ ından fazla olması devletleri, şirketleri ve piyasayı takip eden herkesi düşündürtmüştür. Bizimde Apple gibi Facebook gibi bir markamız bir girişimimiz olsun diyen devlet yöneticileri, şirket patronları girişimcilere bir takım hibe veya teşviklerde bulunmaya başlamıştır.
Peki şu anlık hibe veya teşviklere Türkiye açısından bakarsak bir girişimci nerelere başvurabilir?
Özellikle Kosgeb destekleri son zamanlar popüler ancak bu desteğin sağlanması için genellikle belli bir girişimcilik eğitimine tabii tutuluyorsunuz ve sizi ne yazık ki bürokrasi bekliyor.
Kalkınma ajansı destekleri ise adından anlaşılacağı üzere bölgesel kalkınmayı amaçlıyor. Devlet Planlama Teşkilatının koordinasyonuyla kurulan bu ajanslar “proje teklif çağrısı” adı verilen bir çeşit başvuru yöntemiyle hibeler vermekte.
Tübitak’ ın özellikle teknoloji girişimlerine sağladığı önemli teşvikler bulunuyor. Ancak bu teşviklerden yararlanmanız için girişiminizin somutluğu büyük bir etkeni oluşturuyor. Üstadım Tübitak’ dan destek alan her yerden destek alabilir ifadesini kullanmıştı. Özellikle başvuru aşamasında en çok zorlayan kurumlardan biri olması bu ifadeyi doğru kılıyor.
Avrupa birliğinin amaçlarıyla örtüşen programlar girişimcilere yardımcı olan AB hibe fonları, genellikle belli bir amaç üzerine bu fonlarından girişimcileri yararlandırmaktadırlar . Sıkı takip gerektirmektedir.
Bakanlık destekleri ile özellikle gıda, tarım ve hayvancılık bakanlığı, bilim sanayi ve teknoloji bakanlığı, ekonomi bakanlığı gibi bakanlıkların belirli amaçlar doğrultusunda, ülke kalkınmasını amaçlayan hedeflerle örtüşen girişimcilere destek vermesi amaçlanmıştır.
İşkur destekleri, Son zamanlarda işbaşı eğitim programıyla adından sıklıkla söz ettiren işkur, külli yani toplumun tamamına iş imkanı sağlamayı amaçlayan bir kurum olarak karşımıza çıkmakta. İşkur la girişimcilerin ilişkisi esasen işin kurulumundan sonra özellikle de işçi alımından sonra başlamaktadır. Özellikle şirketini yeni kurmuş ve işçi çalıştıracak işverenlerin işbaşı eğitim programına başvurması maddi anlamda işverene avantaj yaratacaktır.
Kalkınma ajansı destekleri ise adından anlaşılacağı üzere bölgesel kalkınmayı amaçlıyor. Devlet Planlama Teşkilatının koordinasyonuyla kurulan bu ajanslar “proje teklif çağrısı” adı verilen bir çeşit başvuru yöntemiyle hibeler vermekte.
Tübitak’ ın özellikle teknoloji girişimlerine sağladığı önemli teşvikler bulunuyor. Ancak bu teşviklerden yararlanmanız için girişiminizin somutluğu büyük bir etkeni oluşturuyor. Üstadım Tübitak’ dan destek alan her yerden destek alabilir ifadesini kullanmıştı. Özellikle başvuru aşamasında en çok zorlayan kurumlardan biri olması bu ifadeyi doğru kılıyor.
Avrupa birliğinin amaçlarıyla örtüşen programlar girişimcilere yardımcı olan AB hibe fonları, genellikle belli bir amaç üzerine bu fonlarından girişimcileri yararlandırmaktadırlar . Sıkı takip gerektirmektedir.
Bakanlık destekleri ile özellikle gıda, tarım ve hayvancılık bakanlığı, bilim sanayi ve teknoloji bakanlığı, ekonomi bakanlığı gibi bakanlıkların belirli amaçlar doğrultusunda, ülke kalkınmasını amaçlayan hedeflerle örtüşen girişimcilere destek vermesi amaçlanmıştır.
İşkur destekleri, Son zamanlarda işbaşı eğitim programıyla adından sıklıkla söz ettiren işkur, külli yani toplumun tamamına iş imkanı sağlamayı amaçlayan bir kurum olarak karşımıza çıkmakta. İşkur la girişimcilerin ilişkisi esasen işin kurulumundan sonra özellikle de işçi alımından sonra başlamaktadır. Özellikle şirketini yeni kurmuş ve işçi çalıştıracak işverenlerin işbaşı eğitim programına başvurması maddi anlamda işverene avantaj yaratacaktır.
Dokuzuncu Adım: Sözleşmelerde Nelere Dikkat Edilmeli?
Girişimcinin masada kaybetmemesi için en çok önem göstermesi gereken adımlardan birisi ise sözleşmelerdir. Sözleşme, iki kişi veya daha fazla kişi arasında yapılan hukuki işlem şeklinde tanımlanır. Sözleşme, tarafların isteklerini tam olarak yansıtması ve mümkün olduğu ölçüde ileride taraflar arasında uyuşmazlığa yer vermeyecek biçimde detaylı şekilde kaleme alınmalıdır.
Peki girişimcilere hangi sözleşmeler hangi aşamalarda lazım oluyor?
İlk olarak önereceğimiz şey girişimcilerin her şeyi mümkün olduğunca yazılı yapmasıdır. Eğer birkaç ortaksanız ve ciddiyseniz hemen bir ortaklık sözleşmesi hazırlayarak işi yasal boyuta taşıyabilirsiniz.
Ya da fikrinizi çok beğendiler sizinle görüşmek istediler, görüşmede detayları paylaşmadan önce hemen bir gizlilik sözleşmesi imzalayabilirsiniz. Böylece hukuken belli bir ölçüde korunursunuz.
İşler iyi gidiyor bir sermaye şirketi açmak istediniz işte o zaman bir esas sözleşme imzalayabilir, diğer şartları da taşıyorsanız bir şirket açabilirsiniz. Hatta hissedarlar veya pay sahipleri sözleşmesi ile paylarınızın gidişatını belirleyebilirsiniz.
Bu ve bunun gibi tüm sözleşmelerin hazırlanmasında çok ince noktalar bulunmaktadır. Çeşitli sözleşmelere bazen öyle klozlar konulabilmektedir ki bir bakmışsınız şirketinizi yatırımcıya kaptırmışsınız. O yüzden özellikle bu noktada sağlam bir hukuk desteği almanızı tavsiye ederim.
Şirketimi kurduktan sonra hangi sözleşmeler gerekecek?
Öncelikle sıfırdan bir şirket açtığınızı düşünelim.
Şirketin belli bir merkezi olması gerekir. Genellikle kira sözleşmesi burada devreye girer.
Daha sonra ilk işçinizi alacaksınız. Burada iş hukukuna tabii olursunuz ve işveren olarak işçi ile aranızda belirli süreli, belirsiz süreli veya kanunda belirtilen diğer türlerde bir iş sözleşmesi düzenlemeniz gerekir.
Daha sonra bir müşterilerinize bir ürün veya hizmet satışı yapacaksınız diyelim. Bunun içinde bir satış sözleşmesine ihtiyacınız olacaktır. Eğer başka bir firma ile iş yaparsanız konunun mahiyetine göre çeşitli sözleşmeler de karşımıza çıkabilecektir.
Eğer e-ticaret yapmak istiyorsanız bu sefer kullanıcı sözleşmesi, mesafeli satış sözleşmesi ve ön bilgilendirme gibi hukuki metinlerle karşılaşacaksınız.
Şirketinize başka bir ortağın geleceğini veya sizin başka bir şirkete ortak olacağınızı varsayalım bu ortakla da genellikle pay alım veya satım sözleşmesi minvalinde bir sözleşme imzalamanız gerekecek.
Onuncu Adım: Yatırım Aşaması ve Yatırım Aşamasındaki Sözleşmeler
Yatırımın maddi boyutu kadar manevi boyutu da önemlidir. Girişimizle aynı çatı altında faaliyet göstermek isteyen üçüncü kişilerle veya kurumlarla girişim arasındaki ilişki bizi yatırım sürecine götürür. Genellikle bu denge de girişimci, girişiminin gelecek vadetmesi, kazanç potansiyeli ile saygı ve takdir görmesi avantajından, yatırımcı ise maddi kaynak temini, mentörlük, network, tecrübe ve know how paylaşımı gibi avantajlara sahiptir. Şimdi iki tarafın hangi aşamalardan geçeceğine kısaca bakalım.
Görüşme öncesinde iyi bir girişimci, potansiyel yatırımcının daha önceden yapmış olduğu yatırımları, yatırım miktarlarını, girişimcilerle olan ilişkilerini incelemelidir. Keza iyi bir yatırımcı da girişimci için geçerli olabilecek araştırmaları yapmalıdır.
Girişimciyle yatırımcının aynı masaya oturmasında karşımıza ilk olarak gizlilik sözleşmesi (NDA)çıkar. Gizlilik sözleşmesiyle girişiminize ait gizli bilgiler korunurken aynı zamanda yatırımcının girişimcilerle paylaşacağı gizli bilgiler de korunur. Karşılıklı iyi niyet esasına dayanır.
Girişimci ile yatırımcının, yatırım anlaşması gibi ticari anlaşmalarda, anlaşmanın esaslarının tespiti niteliğindeki, temel bir çerçeve çizebilmek adına imzaladıkları ön protokole Term Sheetadını vermekteyiz. Term sheet’i bir kitabın içindekiler sayfası gibi düşünebiliriz. Konular çizilmiştir ancak detaylar sonraya bırakılmıştır.
Belli bir değer karşılığında şirkete ortak olacak olan yatırımcının şirketin değerini net bir şekilde bilmesi gerekir. Bu doğrultuda değerleme çalışmaları yapılır. Değerleme çalışmaları şirketin sermayesi, mal varlığı, marka değeri ve diğer detaylar kapsamında yapılır. Ortaya çıkan şirket değeri üzerinden yatırımcının pay oranı belirlenir. En nihai şirket değerlemesi ise Due Diligence (DD) yani durum tespit çalışmalarından sonra gerçekleşir.
Mali, hukuki ve idari konular gibi bir şirketin tespitindeki tüm detayların incelendiği, şirkete pek çok sorunun yönetildiği ve cevaplaması beklendiği, genellikle bir check-list’ in olduğu, finansal tabloların önem kazandığı detaylı bir şirket incelemesidir. Burada şirketin alt dallarının her alanında adeta bir check-up yapılır.
Gizlilik sözleşmesi, term sheet, değerleme ve due diligence raporundan sonra artık önümüzde net bir tablo mevcuttur. Bundan sonraki aşama ise sözleşmeler aşamasıdır. Bu aşamada pay/hisse alım sözleşmesi(SPA) ve Pay sahipleri sözleşmesi( SHA) ve bu sözleşmelerdeki önemli hukuki klozlar karşımıza çıkmaktadır.
Yatırımcı belli bir pay karşılığı şirkete ortak olacağı için taraflar arasında Due diligence verileri doğrultusunda pay/hisse alım sözleşmesi (SPA) imzalanmalıdır. En yalın haliyle SPA, hisse satışının tüm şartlarını içeren final sözleşme şeklinde özetlenebilir. Burada sözleşme metni Due Diligence raporları çerçevesinde oluşturulur ve düzeltilmesi istenen eksiklikler ön koşul olarak belirtilerek aksi takdirde oluşacak olan sorumluluğa ilişkin beyan ve tekeffüller yer alır.
Pay sahiplerinin tümü veya bir kısmının şirketteki mevcudiyetinin devamı halinde yatırımcı ile girişimci arasında imzalanan sözleşme şeklinde kısaca özetleyebileceğimiz, Pay Sahipleri Sözleşmesi’nin (Shareholder Agreement/SHA) pratikteki yaygın kullanımı, pay sahiplerinin ihtiyaçlarına daha uyumlu bir yapının elde edilmesi ve girişimci yatırımcı arasındaki süreci ve muhtemel yol haritasını sağlam bir temele oturtmak amacıyla doğru orantılıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder